Herkesin yılan, böcek gibi bir fobisi vardır. Günlük hayatımızı etkilemiyorsa, bu fobilerin varlığı sağlıklı olabilir. Çünkü içimizde yer alan bir korku, bir hayvan fobisiyle ilişkilendirilerek sembolize edilir ve rahatlamamızı sağlar. Bu nedenle, günlük yaşamı etkilemeyen fobilerin tedavi edilmemesi daha iyidir.
Ancak çocuklar ve gençlerde gelişen fobilere önem vermeliyiz.
Her zaman herkes için geçerli olmasa da ısırılma, çalınma ve boğulma gibi korkular, çocuğun içindeki saldırgan duyguların başka bir şekilde ifade edilmesidir
Kaçırılma korkusu olan bir çocuğun iç dünyasında, bir başkasına sahip olma arzusu olabilir. Köpek korkusu olan birinin iç dünyasında da saldırgan duygular olabilir, örneğin bir köpeğin saldırganlığı gibi.
Aile içi dinamiklere bazen dikkat etmek gerekir, çünkü boğulma korkusu yaşayan birinin annesiyle olan ilişkisi özel olarak incelenmelidir. Bu durumda kişinin baskı altında olduğunu düşünebiliriz.
Yüzme bilmesine rağmen açılmakta zorlanan kişilerin, aslında kendi yaşamlarında açılmakta yani ayrışmakta zorlandığını büyümekten korktuklarını söyleyebiliriz.
Özetle fobiler içsel dünyamızı yansıtır; arzularımız korku ve fobiye dönüşür.