Her insan bebeklik döneminde narsistik bir evreyi deneyimler. Bu evrede kendisini tek ve özel biri olarak hissetmesi oldukça sağlıklıdır. Ancak sorun, çocuğun bu evrede takılı kalması ve hala sadece kendisini özel hissetmek istemesidir. Bu takılma durumu, ailenin sunduğu imkanlar ve beklentilerin çocuğun gelişimini nasıl etkilediği ile doğrudan ilişkilidir.
Ailelerin ‘’ideal’’ bir çocuk beklentisinde olması, çocuk için bir benlik ideali haline gelir ve çocuk bu ideal doğrultusunda yaşamaya çalışarak kendini tek ve özel hissetme deneyimini sürdürmeye çalışır. Ancak bu durum, narsistik dönem ilişkilenmesini devam ettirerek çocuğun hem ailesinden ayrışmasını engeller hem de onu dışa bağımlı hale getirir.
Ergenlik döneminde genç, ideal kişi olmaya çalışırken ailesinden bağımsızlaşamaz. Bu süreçte, arkadaşlık ilişkileri ailenin yerini alır ve genç, arkadaşlarının beklentilerine uyum sağlama çabası içinde onlardan da bağımsızlaşamaz. Bu nedenle, grup içindeki devamlılığı sağlamak için gruba benzer davranışlar sergilemeye başlar.
Bu nedenle aileler, narsisizmi besleyen ‘’ideal kişi’’ beklentisinden uzak durmalıdır. ‘’Senin potansiyelin var, istersen her şeyi başarırsın.’’ veya ‘’Çok zekisin.’’ gibi ifadeler yıkıcı beklentiler yaratarak narsisizmi güçlendirebilir ve bu da çocuğun bağımsızlık arayışını sekteye uğratabilir.