Genç, Terapistler İçin

Ergen Terapisinin Özgün Doğası: Neden Ayrı Bir Uzmanlık Alanıdır?

Ergen Terapisinin Özgün Doğası Neden Ayrı Bir Uzmanlık Alanıdır

Giriş: Gelişimsel Bir Kavşağı Anlamak

Ergenlik; hem gencin hem de ailesinin kendini bir fırtınanın ortasında hissettiği, karmaşık ve dönüştürücü bir dönemdir. Ebeveynler “Çocuğumu tanıyamıyorum” derken, ergen “Beni kimse anlamıyor” diye düşünür.

Bu karmaşanın ortasında “terapi” gündeme geldiğinde, sürecin nasıl işlemesi gerektiği konusunda haklı soru işaretleri belirir. Ergen terapisi, çocuk terapisinin bir uzantısı mı, yoksa yetişkin terapisinin bir provası mıdır?

Ben Klinik Psikolog Halil İbrahim Yalçın. Levent’teki ofisimde, ergenler ve aileleriyle uzun süredir çalışıyorum. Gerek yüz yüze gerek çevrim içi görüşmelerimde, ergenliğin bu “arada kalmış” doğasının, neden ayrı bir terapötik yaklaşım gerektirdiğini sıkça gözlemliyorum.

Bizim uzman bakış açımızla, ergen terapisi bu iki alanın bir karması değil; tam da o “arada” olmanın gerektirdiği özgün bir uzmanlık, yöntem ve odaklanma gerektiren ayrı bir alandır.

Bu yazı, ergen terapisinin neden kendine has bir uzmanlık alanı olduğunu ve bu dönemin hassasiyetlerinin neden farklı bir yaklaşım gerektirdiğini açıklamak için yazılmıştır.

Bölüm 1: Ergen Terapisinin Ayrıcalıklı Yeri

Ülkemizde ergen terapisine özel eğitimlerin ve tanımlanmış bir alanın henüz yeterince gelişmemiş olması, meslektaşların mevcut eğitim modelleri doğrultusunda çocuk veya yetişkin odaklı yaklaşımları benimsemesine neden olabilmektedir.

Ancak ergenlik, her iki dönemden de keskin çizgilerle ayrılan, kendine has gelişimsel görevleri olan bir süreçtir.

1. Çocuk Terapisinden Farkı (Gelişimsel İhtiyaçların Gözetilmesi) Ergenliğin temel dinamiği “büyüme” ve “bireyleşme” çabasıdır. Bu dönemde oyun terapisi gibi çocuk odaklı yöntemler, gencin artık soyut düşünmeye başlayan zihninin “anlaşılma” ve “düşünme” ihtiyacını tam olarak karşılamayabilir. Bu yöntemler, gencin büyüme çabasından çok çocukluk döneminin dinamiklerine odaklanma riski taşır.

2. Yetişkin Terapisinden Farkı (Gelişimsel Sürece Saygı) Ergen, kimliği henüz “tamamlanmamış”, akışkan bir gelişim sürecindedir. Bu dönemde sıkça gözlenen ergenlikte kimlik bunalımı, aslında gencin kendini tanıma ve sınırlarını keşfetme çabasının doğal bir yansımasıdır. Doğrudan yetişkinlere yönelik yapılandırılmış müdahaleler veya derin yorumlar, bu hassas süreci zorlayabilir ya da gencin kendi hızında ilerlemesine engel olabilir. Unutulmamalıdır ki, ergenlik temelde bir patoloji değil, bir gelişim sürecidir.

Klinik Bir Perspektif: Gelişimi Bilerek Müdahale Etmek Örneğin, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) belirtileri gösteren bir ergen düşünelim. Patoloji odaklı bir yaklaşım, doğrudan semptomları hedef alabilir.

Oysa bizim bakış açımızla, ergenlikte bu OKB belirtileri, ergen psikolojisinin doğasında var olan “agresif dürtüleri kontrol etme” çabasının bir dışavurumu olabilir. Gencin içinde bulunduğu gelişimsel süreci anlamadan, yalnızca semptoma odaklanmak ise altta yatan asıl çatışmayı gözden kaçırabilir.

Bölüm 2: Ergen Terapisi Tam Olarak NEDİR?

Ergen terapisi, yukarıdaki iki yaklaşımdan farklı olarak, bu döneme özgü dinamiklere odaklanan bir “anlam verme ve olgunlaşma süreci uğraşıdır.”

Bu süreçte amaç, yalnızca semptomları azaltmak değil, gencin kendi iç dünyasını anlamlandırmasına, duygularını ifade edebilmesine ve benliğini şekillendirmesine alan açmaktır.

Ergen, terapi odasında yalnızca “davranışlarıyla” değil, sözcükleri, sessizlikleri ve direnişleriyle de kendini anlatır. Terapistin görevi ise, bu anlatının arkasındaki anlamı birlikte keşfetmektir.

Ergen terapisi, gencin “kim olduğuna” dair içsel yolculuğunda ona eşlik ederken, aynı zamanda ebeveynle kurduğu ilişki biçimini, arkadaş çevresindeki dinamikleri ve içsel çatışmalarını da bütüncül bir biçimde ele alır.

Kısacası, bu terapi biçimi bir “onarım”dan çok, bir “oluş” sürecidir — yani gencin kendi benliğini inşa etmesine rehberlik eden bir gelişimsel yolculuktur.

1. Özgün Gündemlere Odaklanır Ergen terapisinin kendine özgü gündemleri vardır. Bizim odaklandığımız yer, yüzeysel belirtilerden çok bu derin temalardır:

  • Büyüme korkusu ve yetişkin olma kaygısı
  • Aileden “ayrışma” ve sağlıklı birey olma ihtiyacı
  • Nesil farklılığının getirdiği çatışmalar
  • Dürtü kontrolü ve doyum erteleme kapasitesinin gelişimi
  • Akran gruplarına “uyumlanma” çabası ve kimlik arayışı

2. Güvenli Bir “Terapötik Çerçeve” Sunar Ergenin en çok ihtiyacı olan şey, ne ebeveyninin bir uzantısı ne de bir arkadaşı olan, sınırları net bir profesyonel ilişkidir. Terapist, bu “terapötik çerçeveyi” tutarlılıkla korur. Genç, bu güvenli alanda, bir başkasıyla “iç içe geçmeden” sağlıklı bir ilişkilenme deneyimi yaşar ve bu da onun bireyleşme sürecini destekler.

3. Aile Dinamiklerini ve Aktarımları Anlamlandırır Ergenin yaşadığı semptomları, genellikle aile içindeki çözümlenmemiş çatışmaların veya “kuşaklar arası aktarımların” bir yansıması, şifreli bir mesajı olarak görürüz. Bu mesajı anlamlandırmak, terapinin temel işlevidir. Bu nedenle aile ile yapılan görüşmeler, gencin dünyasını daha bütüncül anlamak adına sürecin önemli bir parçasıdır.

Sonuç: Dengeli ve Özgün Bir Yaklaşım

Ergen terapisi, kendine has dinamikleri, sınırları ve yöntemleri olan “özgün” bir alandır. Bu alanın merkezinde, gencin kendi iç sesini bulmasına rehberlik etmek vardır.

Terapist için bu süreç, bir yönlendirme değil; bir eşlik etme, bir tanıklık etme hâlidir. Çünkü ergenlik, bir kimliğin inşa edildiği kadar, eski kimliklerin geride bırakıldığı da bir dönemdir. Bu geçişte genç; korkular, belirsizlikler ve çelişkiler arasında kendi yolunu çizmeye çalışır.

Bizim amacımız, ergenin içinde bulunduğu bu eşsiz gelişimsel döneme saygı duymaktır. Onu aceleyle “yetişkinleştirmeye” çalışmadan, aynı zamanda çocuklukta kalmasına da izin vermeden; iki uç arasında dengeli bir alan yaratmaktır.

Bu dengede, terapist hem sınır koyan hem de anlayan figürdür — tıpkı ergenin ihtiyaç duyduğu güvenli bir dış nesne gibi.

Yaklaşımımız, gencin sağlıklı bir kimlik inşası için ihtiyaç duyduğu ruhsal büyüme ve gelişimin sürekliliğini desteklemeyi hedefler.

Çünkü biz biliyoruz ki, ergenlik yalnızca bir dönem değil; ileride kurulacak yetişkin benliğin temellerinin atıldığı bir içsel yeniden doğuştur.

Bu nedenle ergen terapisi, yalnızca bugünün sorunlarını çözmekle kalmaz; geleceğin sağlam, kendini bilen bir bireyini inşa etmenin de en derin zeminidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir